23 Temmuz 2010 Cuma

Neşet,sana guurrbaan olurum,sana gurban olurum...


ozan,yaşadığı coğrafya tarafından çok sevilir,bu bir gerçektir ama neşet ertaş ile kırşehirliler arasında farklı bağ vardır.Kırşehirliler o kadar çok sever ki neşeti,"sana gurrrbaan olurum "diye haykırırlar.bende o kırşehirlilerden biriyim.dün bunu iliklerime kadar hissettim,hatta sahneye "senın canını yerimm,neşşettt"diye bagırdım.Farklı bır duygu bu,kısaca GARİPLİK diyelim.

dün sahneye öyle bir çıkışı vardı ki,ben bu yaşıma kadar boyle coşku boyle sevgi görmedim.üstünde oduncu gömleği,altında eski bir pantol,ve elinde sazı...sazını kalbının sevıyesınde tutmuş seyirciye doğru bir bakış attı ve ardından yüzünü yere indirdi.seyirci NEŞET ERTAŞ gördükden sonra ayaga kalkıp sazının ilk tınısı gelene kadar ayakta alkışladı.orada EMEK ve EMEĞE verilen değer vardı.orada yaşanmışlıklar vardı.orada özlem vardı,orada edep vardı...

Neşet sazına ilk tınısı vurduğunda herkes "zahidem" dolayı aşk acısı cekti,neşet bozlak feryadı attığında herkes kaybettıklerını dusundu.neşet dane dane benleri var dediğinde herkes sevinip oynamaya başladı.Neşet sahneye türkçe nin yalın hali ile çıktı,tüm hallere soktu...

Neşet ertaş o kadar türkünün sahibi oldugu halde,bunca ınsan tarafından sevıldıgı takdir edildiği halde,bır kırşehirli tarafından "sana gurban olurum"dendiği halde,konser sonunda her zaman ki "ayağınızın turabı gönüllerinizin hızmatcısıyım" dedi ve ayakta alkışlanara ugurlandı...

o sesi ölmeden duydum ya,neşet in söylediği türküde çifte telli oynadım ya daha da bısey demem artık...GARİPlik böyle bişey işte...